Kayıtlar

Nisan, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

CENNETE KİMLER GİDECEK?

İlk insanın toplayıcılık yaparak hayata başladığı öne sürülüyor. Vahşi hayvanlardan artakalan kemikleri kırıp ilikleri içerek yaşam sürdürmüşler. Bu sayede taş gibi eşyaları kullanmayı öğrenip geliştirmişler. İnsanoğlu daha sonra ateşi keşfetmiş. Ateş yandığı zaman, o her gördüğünde korkup kaçtığı hayvanların, ateşten korkup kaçtıklarını görmüş. O zaman ateşi hem ısınma hem de korunma amaçlı kullanmaya başlamışlar. Ateş, onlara güç vermiş, özgüvenleri artmış. Sonra ateşi hüküm aracı olarak kullanmayı bellemişler. Onlara zarar verebilecek hayvanların otlağını ateşle yakmış, yollarına engel olan ağaç, diken ya da çalılıkları ateşle dümdüz etmişler. Bu hükmetme, insanı şımartmış. Güvende olma hissi ise eskiye nazaran daha rahat, daha güvenli bir yaşam ortamı sunmuş. Ateşin başında sohbet, dedikodu başlamış ve bu sayede de dil gelişmeye başlamış. Dil, dedikodu geliştikçe de gruplaşmalar başlamış. Kafası ve çıkarları uyuşanlar teşkilatlanıp başka grupların mallarına ve canlarına göz koy...

KORONANI AL DA GİT!

Son zamanlarda bilgisayarım yarım yamalak yazılmış yazılarla dolu. Romanlar, öyküler, fabllar, şiirler, deneme ve sohbetler… Bilgisayarım çöpten klasörlerle doldu taştı. Bir fikir, bir ilham geliyor; heyecanla oturuyorum bilgisayarın başına ki… Uçup gitmiş. Sonra aklıma Kazancakis’in Zorba romanındaki tabir geliyor: Kâğıt faresi. Bir yanda içen, aşk yaşayan bir amele öbür yanda durmaksızın okuyan ve yazan bir aydın. Başıboş serseri, aydın adama kızıyor. Özetle: “Bırak kâğıtların arasında yaşamayı, hayat akıp gidiyor ve sen pek çok şeyi kaçırıyorsun.”diyor. Hakikaten!.. Niçin yazar ki insan? Şu an saat 00.11 ve ben bilgisayarın tuşlarıyla sevişiyorum. Niye? Ölümsüzlük için mi, birilerini etkilemek için mi, para için mi, şöhret için mi?.. Bunların hiçbiri değil. Metin Hara’nın, Adriana Lima ile aşk yaşayabilmiş olması, edebiyat namına umut vaat etti ama bunların reklam kokan hareketler olduğu tez zamanda anlaşıldı. O halde niye yazar ki bir insan? Sait Faik, bir balıkçının yanınd...

TAVİZ, TAVİZİ DOĞURUR.

                Ormanlar kralı olan aslanlar, sıkıntılar artmaya başlayınca aslan meclisini toplarlar. İçlerinden en tecrübeli olan konuşmaya başlar,                 “Saygıdeğer kral dostlarım. Krallığımızın adı var ama tesiri yok. Günlerdir aç karnına dolaşıp duruyoruz. Maymuna saldırsak ağaca tırmanıyor, fillere saldırsak kocamanlar,   antiloplar çok hızlı koşuyor, kuşa niyetlensek uçup gidiyor… E, koskoca krallar olarak da balık tutacak değiliz hani. Bu buhranlı durumdan bir çıkış yolu bulmak şart oldu.”                 Diğer aslanlar da karınları guruldayarak konuşmaya katılır,                 “ Durumun farkındayız. İçimiz ezilip durur. Peki, ne yapmalıyız?”   ...

HAYAT, ODAKLANDIĞIMIZ YERDİR

Çok eski zamanlarda adamın biri hayatın anlamını bulmayı kafaya koymuş. Gezmiş, tozmuş, araştırmış, sormuş ama bulduğu hiçbir cevap onu tatmin etmemiş. Tam ümidini kaybetmek üzereyken köyün birindeki adamlar ona, “Şu karşıki dağın zirvesinde bilge bir adam yaşar. Git, ona sor. Senin sorularına ancak o cevap verebilir.”demişler. Adam zorlu bir yolculuk ve tırmanış sonunda, bilge adamın konağına ulaşmış. Bilgenin konağı da gayet güzel ve gösterişli imiş. Hayatın anlamının ne olduğu merakıyla yanıp tutuşan adam hemen bilgeye hayatın anlamının ne olduğunu sormuş. Bilge, “Sana bunun cevabını söyleyeceğim ama önce bir sınavdan geçmen lazım.”demiş. Adam elbette merakını gidermek için her türlü zorluğa hazırmış. Bilge devam etmiş, “Sana bir kaşık sıvı yağ vereceğim. Elinde bu yağ olduğu halde evimi gezip dolaşacaksın. Ama sakın ola ki yağı dökmeyesin.”demiş. Adam, elinde yağ ile konağı gezip dolaşmış ve bilgeyle karşılaştıkları sofaya dönmüş. Bilge adam sormuş, “Evimi dolaştı...

NEDİYE TEYZE?

Yaklaşık bir yıldır herhangi bir yazı yazmıyorum. En son gammazın biri, Facebook’a yazdığım bir yazının çıktısını alıp beni şikâyet etmiş. Okula vardığımda iki müfettiş beni bekliyordu. Yazdığımda suya sabuna dokunur bir şey de yoktu ama “Buna soruşturma aç.”diyen gammaz büyük adam olmalıydı. Netice itibarıyla hiçbir şey olmadı ama midem bulandı tabii. İnsan, fikirlerinden ya da yazdıklarından ötürü cezalandırılınca üzülüyor. 2020 yılındayız ve fikir özgürlüğü olmalı. Oysaki halen daha böyle bir şey yok. Hem, biliyor musunuz şunları yazmak ne kadar zor. Bir sayfa yazı yazmak, bir öykü yazmak, o kadar zor ve özel bir durum ki… Öncelikle kalbinize bir şeyler doğacak, boğazınıza bir şey düğümlenecek. Hani şu ilham dedikleri şey var ya… Hakikaten doğru. Nitekim bir yıldır ne gelen var ne giden… Yakın zamanda çok okuyan, aydın bir dostum beni aradı ve niçin artık yazmadığımı sordu. Ona canımın istemediğini söyledim. Tır şoförünün bile gözaltına alındığı yerde benim gibi bir marabanın su...