TAVİZ, TAVİZİ DOĞURUR.



                Ormanlar kralı olan aslanlar, sıkıntılar artmaya başlayınca aslan meclisini toplarlar. İçlerinden en tecrübeli olan konuşmaya başlar,
                “Saygıdeğer kral dostlarım. Krallığımızın adı var ama tesiri yok. Günlerdir aç karnına dolaşıp duruyoruz. Maymuna saldırsak ağaca tırmanıyor, fillere saldırsak kocamanlar,  antiloplar çok hızlı koşuyor, kuşa niyetlensek uçup gidiyor… E, koskoca krallar olarak da balık tutacak değiliz hani. Bu buhranlı durumdan bir çıkış yolu bulmak şart oldu.”
                Diğer aslanlar da karınları guruldayarak konuşmaya katılır,
                “ Durumun farkındayız. İçimiz ezilip durur. Peki, ne yapmalıyız?”
                İçlerinden biri- uzun zamandır aklında olmalı- heyecan içinde öne atılmış,
                “En iyisi öküzlere saldıralım. Ne pençeleri var ne de dişleri. Onları kolayca alt edebiliriz.”demiş. Oradakilerin çoğu bunu onaylayınca öküzlere saldırı kararı alınmış. Ama kazın ayağı hiç de öyle değilmiş. Öküzlere yapılan saldırı, öküzlerin bir araya gelip sıraya dizilmesiyle bozguna uğratılmış. Öküzlerin birlikte hareket etmesi, onları tekrar açlığa sevk etmiş. Düşünüp taşınmışlar ve bir tilkiye danışmaya karar vermişler. Meclisin yakınındaki ine varıp,
                “Sevgili tilki, sen aklını kullanmakla tanınmış birisin. Durumumuz böyle, böyle. Bize akıl ver.”
                Tilki kibirle volta atmaya başlamış. “O iş kolay, siz yeter ki beni öküzlerin yaşadığı otlakların şehzadesi yapın.”demiş. Aslanlar elbette bu teklifi kabul etmişler. Tilki ertesi gün elinde beyaz bir bayrakla öküzlerin yanına gitmiş,
                “Saygıdeğer öküz kardeşlerim. Ben bu otlaklarda huzursuzluk çıksın istemiyorum. İşte bunun için sizinle bir aradayım. Aslanlar aslında uysaldır, arkadaş canlısı yaratıklardır. Huzursuzluğu kaynağı ise şu sarı öküzdür. O sarı öküzü aranızdan çıkarırsanız bu otlaklara barış gelecek. Dağlar, taşlar barış şarkıları söyleyecekler. Hadi, şu sarı öküzü verin de kurtulun.”der.
                Öküzler, bir araya toplanıp tartışırlar. Aslan korkusu yüzünden sürekli diken üstünde olmak, saldırı olunca yan yana dizilmek onlara zahmetli gelir. Sarı öküzü aslanlara vermeye karar verirler. Aslanlar sarı öküzü afiyetle yer.
                Derken birkaç gün geçer. Tilki yine gelir.
                “Bakın, aynen dediğim gibi değil mi? Kaç gündür grubunuza tek bir saldırı bile olmadı. Lakin şu alacalı öküz de aslanların sinirini bozuyormuş. Şimdi onun yüzünden barış havası bozulmasın. Onu da verin, kurtulun.”demiş. Öküzler yine grubun selameti için alacalı öküzü vermişler. Aradan birkaç gün daha geçmiş. Artık tilki de iyice yüzsüzleşmiş. Sürekli kurban edilen öküzler yüzünden sürüdeki birliktelik ruhu da bozulmuş. Tombul öküz, siyah öküz, sıska öküz… Art arda kurban edilen öküzlerden sonra geride az sayıda öküz kalmış. Aslan sürüsü öküzlere büyük bir saldırı düzenlemiş. Aslanların sivri dişlerini nefes borularında hisseden birkaç öküzün aklından geçen son cümle şu olmuş,
                “Akıbetimiz, sarı öküzü verdiğimiz için böyle feci oldu.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BAŞIMA NELER GELDİ

DOYUMSUZ EVLAT NASIL YETİŞTİRİLİR?

ACI BABA'YA HOŞ GELDİNİZ