Kayıtlar

                 SEN Gül kurusunda menekşe kokususun Kar beyazında çiy damlaların  var Kör kuytularda peri kanadı, nursun Gamzende cennet , her daim bahar Bu dil yetmez  sana ve bu satırlar Cümleler yetersiz, harfler, hatlar Mürekkep düşmekten imtina eder Lal olur karşında bu garip günahkar Zulümdür şairliğe senden dem vurmak Akıl uçar, yürek pırlar, darlanır Köz dışında kül kutusu dahi har Sen demekten yanıp yanıp sönmek var Ben yazıya dökmekte biçareyim Kalb-i derunumda bir volkan var Bırak da seni kana kana içeyim Bugün doymak, belki yarın ölmek var.                                                   MRTKMR

SEYİT ONBAŞI

VATAN İHTİYAÇ DUYDUĞUNDA KİM 276 KG KALDIRIR: SEYİT ONBAŞI Yıl 1915, Çanakkale. Delikanlı olduğu zaman askere çağırılan her Türk genci gibi Seyit Onbaşı da yaşı gelince askere gider. Anasının kınalı kuzusu, tertemiz yürekli bir köy çocuğudur. Köy yerinde herkes gibi orman işleri, hayvancılık, çiftçilikle uğraşır. Anası gözü yaşlı, yüreği yanık şekilde Seyt’ini peygamber ocağına yollar. O dönemde Osmanlı’ya karşı tüm dünya birleşmiş, aç sırtlan gibi saldırıya geçmiştir. Seyit Onbaşı askerlikte üç yılı tamamlar, sılaya dönecek, bağrı yanık gözü yaşlı anasına bir teselli olacaktır. Lakin tam o sırada Balkan Devletleri Osmanlı’ya saldırır. Seyit’in askerliği uzar. Sonra da 1. Dünya Savaşı çıkar. Bizim Seyit’in askerliği yine uzar. Haçlı donanması Çanakkale Boğazı’nı geçip İstanbul’u alacak, oradan da Rusya’ya yardım edecektir. Onlara göre bu iş çocuk oyuncağıdır çünkü yüzyıllarca tüm dünyaya direnen Osmanlı’nın elinde ne asker kalmıştır ne para. O zamanlar dünyanın en güçlüsü, yen...

PEHLİVAN KOCA YUSUF

DÜNYAYI HANGİ YİĞİT YENER: KOCA YUSUF 1857 yılında bugün Bulgaristan sınırları içerisinde yer alan Şumnu kasabasının  Karalar köyünde bir yiğit doğar. Babası ve dedesi de her Türk gibi pehlivan olan bu yiğit Koca Yusuf’tur.Çocukluğu ve gençliği Bulgar zulümleriyle geçen o yiğidin ruhu milliyetçilik duygularıyla yoğrulmuş, şanlı halkına yapılan zulümlerle keskin bir kılıç gibi bileylenmiştir. Sultan Abdulaziz, V. Murat, II. Abdulhamit Han gibi eşsiz sultanlarımızın döneminde tüm rakiplerini yenerek güreşin bir numarası olduğunu Osmanlı coğrafyasında ispatlar. Ünü kısa sürede yayılan pehlivanımıza Fransa’dan güreş davetleri gelir. Koca Yusuf Anadolu çocuğudur, yöresinden dışarı kolay kolay çıkmak istemez. Devrin alimleri Müslümanların gücünü dünyaya göstermesi gerektiğini, bunun da bir çeşit cihat olduğunu, Allah katında bunun güzel bir davranış olacağını vurgular. Elbette o yiğit Türk söz konusu Allah’ın adının yüceltilmesi olunca yurt dışına açılmayı kabul eder. Fransa’da de...

BU HİKAYE BENİ HEP DUYGULANDIRIR, HEY GİDİ ANADOLU İNSANI!

NE ZAMAN OKUSAM AĞLAR, KENDİMDEN UTANIRIM: KINALI ALİ Can nedir, evlat nedir, savaş nedir, ölüm nedir, geride kalanların hali nicedir? Herkes bilmez bunları ki bunlar ağır duygulardır. Atalarımız der ya ‘Ateş düştüğü yeri yakar.’diye. Aynen öyledir.Bu acıları en çok da Türkler bilir. Ali ve arkadaşları daha yeni askere gelmiştir. Savaşmaya hazır değillerdir. Belki de kısa zaman sonra şehit olacak askerleriyle konuşan komutanları, o yiğitlerle tek tek tanışmaya başlar. Bu sırada Ali’nin kafasındaki kına dikkatini çeker. Ali o kınayı anasının yaktığını söyler ama sebebini bilmemektedir. Arkadaşları onunla alay etmeye başlar. Derken dünyanın çok uzak yerlerinden asker toplayıp Çanakkale’ye yığan düşman, Türkleri silip süpürmek için iyice bastırır. Önüne çıkan gencecik yiğitlerimizi kesip parçalar, patlatır, yok eder. Ali’nin komutanı çaresiz kalmıştır çünkü onun askerleri eğitimsizdir, acemidir.  Mektep çocuklarının, okumuş aydın gençlerin, hukuk fakültesi, tıp fakültesi öğrenc...

KASTAMONULU ŞERİFE BACIMIZ.

DÜNYA ANADOLU’YA SALDIRSA ONA KİM DUR DER: ŞERİFE BACI Yıl 1921, şubat ayı. Dünya devleri Anadolu’nun üzerine çöreklenmiş,yüzyıllardır üzerine saldırdıkları Osmanlı topraklarının çoğunu işgal etmiştir.Başkenti alınmış, ordusu dağıtılmış bir ülkede kim dünyanın en büyüklerine kafa tutabilir: Türkler İstanbul’dan bin bir güçlükle kaçırılan cephane, İnebolu’daki limana indirilmiştir. Bu cephanenin Kastamonu’daki kışlaya götürülmesi gerekmektedir.Oradan da Ankara’ya ulaştırılacaktır. Vatanın her yerindeki eli silah tutan erkeğin cephede olduğu bir ülkede, cephane taşımak gibi ağır bir işi kim yapacaktır? Şerife Bacı ve Türk kadınları. Tüm dünyayla boğuşmuştur Türk milleti. Bu yüzden de Şerife Bacı’nın eşi 1. Dünya savaşında şehit olmuştur. Neredeyse her evden, her ocaktan bir şehit çıkmıştır Türk milletinden. Kucağında bebeği vardır. Adı: Elif. Doyamadığı yiğit eşinden kendisine kalan tek mirastır Elif bebek.Bir de kağnısı vardır. Cephane kağnıya yüklenir. Elif bebek de kağnıda gitm...

ADAM İŞTE BUDUR! TOPAL OSMAN AĞA

RAHATI BIRAKIP MÜCADELEYİ KİM SEÇER: TOPAL OSMAN AĞA Yıl 1912.Osmanlı Balkan Harbi için asker toplamaktadır. Osman Ağa da bu fırsatı beklemektedir. Zira askeri okula gitmeyi çok istemiş ama gidememiştir.Lakin babası Hacı Mehmet Efendi oğlunu askere yollamak istemez. Giden bir daha geri dönmemektedir. Bedelli askerlikten yararlanıp para öder ve Osman Ağa’nın askere gitmesini engeller. Askere gidenlerin dönmediği bir ülkede varlık içinde yaşayan Osman Ağa bir Türk’tür. Vatan Avrupalı canavarlar tarafından ezilmek üzereyken ölmeyi değil de yaşamayı mı seçer zannettiniz? Ölmeyi seçti. Babasına karşı gelip gönüllü arkadaşlarıyla cepheye gitti. Trakya- Çatalca hattında düşmanla savaşan o yiğit ecdat, o sırada bacağından yaralanır.O aslan parçası o günden sonra Topal Osman Ağa olur. Vatan aşkıyla yanarak gittiği cepheden değnekle döner.İki yıl sonra,1914’te; Ruslar Türk milletini haritadan silmek için Doğu’dan saldırı başlatır. Kahraman Osman Ağa boş durur mu? Hemen gönüllü topla...

NENE HATUN KİM BU KIZLAR KİM ?

ÜÇ AYLIK BEBEĞİNİ EMZİRDİKTEN SONRA CEPHEYE KİM KOŞAR: NENE HATUN Yıl 1877-78. Gazi Osman Paşa’nın Plevne’de direndiği zamanlarda, gözü dönmüş Ruslar Kafkaslar üzerinden de ecdadımızın topraklarını çiğneyip, atalarımızı bir kaşık suda boğmak aşkıyla yanmaktadır.Tüm dünyaya masum olduklarını, evlerinde kendi hallerinde otururken(!) katledildikleri yalanını yayan Ermeni komitacılar da av köpeği misali Rusların önünden saldırıp, çığır açmaktadır. Aziziye Tabyaları kısa süren bir direnişten sonra çöker, Ermenilerin eline geçer. Ruslar da kolayca tabyalara girince, minarelerden kahraman Erzurum halkına durum bildirilir. Düşman Erzurum’a girmek üzeredir ve direnecek asker yoktur. İyi de devrin en güçlü, en donanımlı ordusuna karşı, askersiz, tüfeksiz kim karşı koyabilir: Türkler Nene Hatun’un da birkaç saat önce ağabeyi ölmüştür. Gül kokulu bebeğini emzirip Allah’a emanet ettikten sonra, eline satırı alan yirmili yaşlarındaki gencecik gelin cepheye koşar. O da ne? Kimi harmandan...