Kayıtlar

RACHEL CORRİ

KAHRAMAN KADIN RACHEL CORRİ İnsan hayatta kalmak için neler vermez ki… Bütün servetini, şerefini, şanını ve daha birçok varlığını…Öyle ya, kolay değildir ölümle yüzleşmek.Öteki tarafın bilinmezliğinden doğan ürkütücü koynuna girmek her babayiğidin harcı değildir.Fedakarlık ender bulunan bir melekedir. Öyle ki diğerkamlık insanı birçok mertebeye ulaştırabilir.Altın hatta yakut gibidir. Az bulunur, kendisine paha biçilemez. Afrika’da açlıktan ölenlere rağmen dünyadaki obez sayısına bakmanız, anlatmak istediklerimi anlamanızı sağlar. Hey gidi deli yürekli kadın! Senin ırkın da dinin de ne olursa olsun. Sen sadece o cesur yüreğinle bizi kendine hayran bıraktın ki senin gibiler kuyruklu yıldızdır.Gençliğini, ideallerini, delişmen ruhunu, dünyayı kurtarmaya adanmış o güzel bedenini pis bir İsrail buldozeri çiğnemez zannetmiştin değil mi? Keşke insanlar senin hayal ettiğin gibi olsaydı. Sevgili Rachel, ben ki haritada arasan bulamayacağın küçük bir Anadolu kasabasının çocuğu olmama r...

ÖLÜM KORKUSU

İnsan yaratılıştan beri dünyayı sevmiştir.‘Allah canımı alsa da kurtulsam.’ Sözlerini biteviye diyenlere kulak asmayın, onlar da en az sizin kadar sever yaşamayı.Ezelden beri dünyanın muhtelif yerlerinde mağaralara resim yapmalar, heykeller, yapıtlar bırakılması boşuna değildir.Bunların tümü hatırlanma, iz bırakma isteklerinden mütevellit eylemlerdir. Gel gör ki her insanın belli bir yaştan sonra kafasına dank eden bir gerçek vardır:Ölüm gerçeği.Elbette bu gerçeğin tüm bedeni sarması için belli bir yaşa erişmek gerekiyor.Bakın, ölmek için belli bir yaşa ulaşmak gerek demiyorum; ölüm korkusunu hissetmek için belli bir yaşa varmak gerek diyorum. Çocukluktaki dertlerimiz oyuncak ve oyun üzerine iken ergenlikle beraber zihnimiz karşı cinse ve kendimizi kabul ettirmeye dönük çabalarla doluşur.Yirmi ile otuz yaş arası evlilik, ev kurma, kredi borçları ile geçer. Birçok şey yerli yerine oturunca özellikle de yakınlarımızı kaybetmişsek ölüm korkusu sarar bizi. Öyle ya, hiç hesapta yokke...

ÜZÜLÜRÜM

                                            Duygusal bir hava var, son zamanlarda yüreğimde. Küçük ayrıntılara takılıp üzülüyorum. Ya ben çevremi aşırı gözlemliyorum ya da insanoğlunun duygu dünyası törpülenmiş, gören gözü körelmiş. Her gittiğim yerde, kurumda veya iş yerinde merdiven başlarında yahut makam odalarında bir köşede öylece duran saksılara bakıp üzülürüm. İçlerindeki bitkiler veya ağaçlar hapis hayatı yaşar. Kökleri kat kat olmuştur ama ne yapsa o saksıdan çıkamaz. Yanından geçen onlarca insan zavallı fidanın haline aldırış bile etmez. Yollarda gördüğüm hayvan ölülerine üzülürüm. Asfaltın ortasında biçare yatan kedi, köpek, kurbağa, yılan, sansar ve daha birçok hayvan. Araçlarıyla gelip geçenler onlara acıdıkları için değil, araçları kirlenmesin diye manevra yaparlar. Akvaryumdaki balıklar beşeriyetin bencilliğinin, zevki uğruna başka türden her varlığın yaş...
                                      ÇAMSI BEYREK Sizi bilemem lakin ben çam ağacından hoşlanmam.Ne alaka şimdi demeyin, hoşlanmam işte. Çam ağacı gibi adamlardan zaten oldum olası hoşlanmam. İyi de niye? Şöyle izah edeyim. Çam ağacı tekdüzedir. Hayatında herhangi bir renk veya heyecan olmaz. Yaz kış yeşildir mesela. Yaprak dökmek gibi bir hicran fasılası yoktur hayatında. Öldükten sonra dirilmeye inanmayan cühela gibi, kıştan sonra bahara inanmazmışçasına yapraklarını öldürmez. Memur gibidir aynı. Aman hayatım değişmesin, akşam eve gelince internetim olsun, televizyon dizilerim kaçmasın, evim ve arabam olsun vs. Dünyayı dolaşmayı çılgınlık gören memur ne kadar monoton bir hayat sürerse, değişimden hoşlanmayan çam ağacı da o kadar monotondur. Çam ağacının dibine de oturulmaz zaten. İğne yaprakları size batar.Reçinesi üzerinizden çı...

İSRAİL KADAR SUÇLUYUZ !

İlyas Salman’ın oldukça dürüst olduğu, eniştesi Şener Şen’in ise dolandırıcı olduğu bir film vardı. Yanılmıyorsam adı ‘Dolap Beygiri’ydi.Filmin sonunda Şener Şen bizim dürüst adamımıza ‘Yav sizin gibi beygirler olmasa bizim halimiz nice olur?’diyordu. Bu sıralar ben de dahil hep birlikte dua ediyoruz: ‘Allah’ım İsrail’i kahret!’diye.Mavi Marmara katliamında ağlayarak namaz kılıp dua ettiğimi ve İsrail’e en içten duygularımla beddualar ettiğimi çok iyi hatırlıyorum.Evet, gördüklerimize yürek dayanmıyor, katlanamıyoruz ve Allah’tan yardım istiyoruz. Peki İsrail’in onca teknolojisine karşı duayla neyi bekliyoruz? Ebabil kuşlarının gelip ayaklarında kızgın taşlarla İsrailoğulları’nı helak etmesini mi?Ne kadar da tembeliz! Beddua edenlerden yalnızca beş tanesi ömrünü ilme ve teknolojiye adasa, başka bir beş tanesi de ömrünü tıbba veya genetik tarıma adasa zaten İsrail çocukları öyle rahatça vuramaz. Bugün insanımıza kitap oku, dergi oku dediğiniz zaman hakaret etmiş sayılıyorsunuz.O ...

SIRAYLA HER ŞEY

SIRAYLA Sırayla her şey Şu garip dünyada Doğmak Sokaklarda top oynamak Sırayla Gece ile gündüz gibi Art arda yaşam Ağlamak da gülmek de Sırayla Ey bugün üzgün Ve yorgun bakışların sahibi Ne bu halin? Sana da gülmek var Sana da kavuşmak Tek silahın sabır ve dua Sırayla her an, her tat Merhaba ve elveda Ayaklar altında çiğnendiğin gibi Omuzlarda taşınmak da Sırayla Toprağın altı ve üstü misali Yaşamak ve ölmek Sırayla                                                                                         ...

KİRLİ AY

  GÜLÜMSE   Her dolunayda göğe bak Temiz gözlerinle Seni her adımda takip eden Kirli ay benim Gerçek sevdaların karşılık bulduğunu Kanıtla güzel kız Çünkü sevdanın en çılgın yerinde Çırpınan benim Yüreğime kazıdığın Acılı duyguların Ve merhametsizliğinin Suskunu benim Bir kerecik gülümse Bir defa gül bana Güzel kız Çünkü gülümseyişinin Ve güzelliğinin hasreti benim.                                                                                                ...