Kayıtlar

TÜRKİYEM

                                      Yanıyorsun ufkumuzda ebedi bir kor gibi Ak çeyizde al nakışlı gül gibisin Türkiye’m Yanık Türkçem şiir söyler bülbül ile gül gibi Ana sütüm, gönül gözüm, canım özüm Türkiye’m! Güzel Türkçem armağandır kınalı bir kız gibi Sözcüklerin çiğdem kokar, yakamozda ay gibi Konuşunca lezzet verir; arı, duru bal gibi Şah damarım, pak seccadem, şerefimsin Türkiye’m!                                                               M. KÖMÜR

HAYVAN DÜŞMANI HAYVANSEVERLER

                Birkaç aydır bazı hayvansever/insansevmezlerle başım dertte. Ne kadar nazik bir üslupla konuşsam da derdimi anlatamadım. Dışarıdan baksan hepsi üst düzey insan, bilinçli, kültürlü, donanımlı vs. Boşuna dememişler hayvanın alacası dışında insanın alacası içinde, diye. Bunlar da öyle. Dışarıya karşı gayet medeni gözüken bu tipler aslında evrimleşmeyi tamamlayamamış birer homosapienden başka bir şey değil. Biriyle komşu olursanız beni anlarsınız. Yoksa davulun sesi uzaktan hoş gelir, bilirim.                 Ben, ocak diplerinde ve ağaç tepelerinde kuş yuvaları bularak büyüdüm. Fındık zamanı olursa fındığı çiğneyip yavruların ağzına koyarak güya onları beslerdim. Evin istihkakında olan en güzel yemekleri kıyıda köşede kalmış köpeklere taşırdım. Kapkara bir enik bulmuştum da adını Karapençe koymuştum. Tarkan ve Kurdu filmle...

LEVEL MESELESİ

Hayat bakış açılarımızdan ibarettir. Kimine göre kiraz ekmek, bir öğün geçirmek için fazlasıyla yeter. Kirazı ve ekmeği bulduğuna şükretmiyorsan nankörsündür. Kimine göre ise ana menünün yanında beyin haşlama ya da havyar servis edilmezse o yemek yenmeye değer değildir. Tamamen bakış açısıyla ilgilidir. Sarayda yaşayanın ufku ile kümeste yaşayanın ufku asla aynı olmayacaktır. Yaşadığımız toplumdaki bazı olayları algılamak, analiz etmek ve onlardan yeni çıkarımlar yapmak da seviye meselesidir. Kimisi bunları yalnızca siyasilerin çözmesini uygun görür kimi de her konuda uzman olduğunu kanıtlamaya çalışır. Siyaset, insanın olduğu her yerde vardır ve yönetme sanatıdır. Bu sebeple sosyal bir varlık olan insanın en temel hakkı siyaset yapmaktır. Fakat siyaset yaparken bile nereden baktığımız çok önemlidir. Her yere siyasi liderimizin peşinden bakarsak yalnızca onun k…nı görürüz. Kendi fikrimizi öne sürersek de tepki çekeriz. Burada şuna karar vermekte fayda var. Özgün ve özgür mü olaca...

KOLEJ EĞİTİMİ

Bir yetişkinin evladı için yapabileceği en akıllı yatırım, ona iyi bir eğitim verdirmektir. İyi eğitilmemiş bir evlat, aile için felaket olabilir. İyi de nereden ve nasıl başlamak lazım? Şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki eğitim önce ailede başlar. Onun yanında konuşulan konular, kullanılan kelimeler, sohbetlerin konusu, davranışlar; direkt çocuğa yansır. Şunu unutmayınız ki çocuk, ailenin apaçık bir aynasıdır. Buna dikkat ederek çocuk daha küçükken aile içi davranışlara, kullanılan kelimelere dikkat etmek gerekir. Çocuğa bir büyüteç verip etrafı daha yakından incelemesini sağlamak ve bu sırada ona eşlik etmek, onu araştırmacı ve meraklı biri yapar. Bazı olayları anlatırken deyim ve atasözü kullanmak, varsa bir mani ya da şiir patlatmak onun dilsel yeteneğine inanılmaz bir şekilde katkı sağlar. Aile içinde sürekli gülümseme, eğlence, hoş sohbet hâkimse o çocuk güler yüzlü olur. İşte, ilk aşamada yaptığımız her hareketin, ağzımızdan çıkan her lafın, gösterdiğimiz her davranı...

BOYACI MUSTAFA

                                           Kış mevsimi uzatmaları oynarken, unutulmamak için son gücüyle saldırıyordu. Eksi derecelere varan soğuk, tipi, kar ve buzlanmış kaldırımlar, yollar… Çıplak ağaçlar, omuzlarındaki yükten kurtulmanın tadını çıkarıyor, kuşlar bir an önce karınlarını doyurup yuvalarına dönmek için acele ediyordu. Fırından aldığı iki ekmeği avuçlarında sıkarak yürüyen Ramazan Öğretmen, soğuktan korunmak için boynunu kaşesinin içine sokmaktan,  kamburlaşmış gibi görünüyordu. Ayakkabı boyacılarının yanından geçerken uzun zamandır kundurasını boyatmadığı aklına geldi. Hatta aldığından beri hiç boyatmamıştı. Elini cebine atıp, kaç parasının olduğunu yokladı. On lirası vardı. Cebindeki bozuk iki lira ile az önce ekmek almıştı. Maaş gününe daha on beş gün varken on lira ne yapabileceğini, ne kadar dayanabileceği...

RACHEL CORRİ

KAHRAMAN KADIN RACHEL CORRİ İnsan hayatta kalmak için neler vermez ki… Bütün servetini, şerefini, şanını ve daha birçok varlığını…Öyle ya, kolay değildir ölümle yüzleşmek.Öteki tarafın bilinmezliğinden doğan ürkütücü koynuna girmek her babayiğidin harcı değildir.Fedakarlık ender bulunan bir melekedir. Öyle ki diğerkamlık insanı birçok mertebeye ulaştırabilir.Altın hatta yakut gibidir. Az bulunur, kendisine paha biçilemez. Afrika’da açlıktan ölenlere rağmen dünyadaki obez sayısına bakmanız, anlatmak istediklerimi anlamanızı sağlar. Hey gidi deli yürekli kadın! Senin ırkın da dinin de ne olursa olsun. Sen sadece o cesur yüreğinle bizi kendine hayran bıraktın ki senin gibiler kuyruklu yıldızdır.Gençliğini, ideallerini, delişmen ruhunu, dünyayı kurtarmaya adanmış o güzel bedenini pis bir İsrail buldozeri çiğnemez zannetmiştin değil mi? Keşke insanlar senin hayal ettiğin gibi olsaydı. Sevgili Rachel, ben ki haritada arasan bulamayacağın küçük bir Anadolu kasabasının çocuğu olmama r...

ÖLÜM KORKUSU

İnsan yaratılıştan beri dünyayı sevmiştir.‘Allah canımı alsa da kurtulsam.’ Sözlerini biteviye diyenlere kulak asmayın, onlar da en az sizin kadar sever yaşamayı.Ezelden beri dünyanın muhtelif yerlerinde mağaralara resim yapmalar, heykeller, yapıtlar bırakılması boşuna değildir.Bunların tümü hatırlanma, iz bırakma isteklerinden mütevellit eylemlerdir. Gel gör ki her insanın belli bir yaştan sonra kafasına dank eden bir gerçek vardır:Ölüm gerçeği.Elbette bu gerçeğin tüm bedeni sarması için belli bir yaşa erişmek gerekiyor.Bakın, ölmek için belli bir yaşa ulaşmak gerek demiyorum; ölüm korkusunu hissetmek için belli bir yaşa varmak gerek diyorum. Çocukluktaki dertlerimiz oyuncak ve oyun üzerine iken ergenlikle beraber zihnimiz karşı cinse ve kendimizi kabul ettirmeye dönük çabalarla doluşur.Yirmi ile otuz yaş arası evlilik, ev kurma, kredi borçları ile geçer. Birçok şey yerli yerine oturunca özellikle de yakınlarımızı kaybetmişsek ölüm korkusu sarar bizi. Öyle ya, hiç hesapta yokke...